Seni Beklerken Büyüdüm

Ey hala gelmemiş sevgilim, ruh eşim. Uzun zamandır yazamadım sana, büyümemiştim çünkü; hala da öyle ve muhtemelen değişmeyecek de, ama benim çocukluğum zamane insanının kastettiği enerjiklik manasında değil, bir köşede sessiz sedasız, usulca bekleyemememe konusunda. Artık bahsetmiyorum kimseye seni beklediğimden, kimse olmasın istiyormuş gibi görünmek daha mantıklı, şayet eğer gerçekten sen çıkarsan da, herkesin yazdığımı bildiği ama çok azının okuduğu bu yazımı okuyarak aslında öyle olmadığını öğrenip sevinirsin diye, her şeyim planlı biraz; tamam yazılarım henüz berbat değil ama onları sadece bir insanın gerçekten içine dokunup anlamak isteyenler ve beni gerçekten sevenler okur, onların özelliği bu...

Sanırım büyüdüm gibi artık, seni bekleyişim boyut değiştirdi, kahve içer gibi bir bekleyiş, telaşsız, endişesiz, arada bir umut kurcalayıcı ama hep mutluluk verici; seni düşünmek, karşıma çıkacağın zamanı kollar panikte olmadan artık her an, heyecanı, neşeyi ve kalan her şeyi sana saklayıp artık hayatta birazcık dahi can sıkan insan olsa hayatımdan çıkararaktan...

Seni beklerken büyüdüm sevgilim,
Sevgilin büyüdü ve anladı artık, sen ve üniversite, biraz da sağlıktan öte düşünceye yer bırakmadı; anlamayanları, kınayanları, falanları filanları şapkasından çıkardı Sevgilin ve sabra vardı, hem sen hem diğerleri hususunda; huzura vardı, öfke ve sebat alanında...
Sevgilin büyüdü ve kocaman bir adam oldu sevgilim, artık sana dair kafasındaki kuruntulardan kurtuldu ve seni taşır hale geldi, sen gelmesen de. Hem sana dair derken aslında yine bana dair; çok değilse de vardı biraz, fiziğimden, hastalığımdandı geneli; yani bir gün sen olursun hatta kızımız olur ve benden ötürü feragat edersiniz bir şeylerden gibi, içinizde ukte kalır gibi... Gibi, gibi ve gibi işte ama bitti; aslında sen de gelseydin ve bu klişe, nefret ettiğim fikirlerimi şöyle bir bir ezip geçseydin daha da biterdi. Sen gibisi gelmedi işte, sen de gelmedin, ama ben yine beklerim...

Ben tam şey yapamadım ama anladın sen beni biliyorum, anlarsın, yoksun ama olsan anlarsın, kimsin bilmesem de gelirsen anlamış olacaksın. Olmamış, olacağı da muallak birine yazmaya ben alıştım, insanlar alışmadı bana, ben de onlara....
Gel artık, beni ellere bırakıp da dalgası eksik olmayan, yosunlu bir kaya parçası yapmaktansa tacına çiçek yap da ruhum üstün gelsin sayende kaba cüssemden bir defa, keşke gelsen...
Gelsen daha da büyürüm ama ölmem sevgilim, ben zaten seninle büyüdüm, sana yazmak da olsa seninle bir eylem işte bu, elden gelen, bu klavye dursa bir kalem bulunur sana yazmaya...


4 Yorum:

  1. Ben ne zaman yazsamm,,siliniyor bi şekilde kurtaramıyorum yazdıklarımı.çogunu öyleki hatırlayamıyorumm.vazgeçiyorum..ne diyodumm sahi,, pff yaa,,unuttum dur hatrlıcam.hepsini olmasada belki bi kısmını..sen klavyene her dokunduğunda,çocukluğun dökülüyor ayakucuna.büyüyorsun her sevginde, her sadakatinde..büyü çocuk..bigün klavyene dokunduğun gibi dokun çıplak ellerinle mutluluğa,,öyle bi gün gelsinki,,artık sevgini sadakatini duyar olsun bi fısıltınla ,yanyana oluşunuz mucize değil de dokunduğunuz her an, mutlu anılarınıza meze olsun..silinmesin bu yeaa,silinen bi tık daha iyiydi aana yazmak zor..

    YanıtlaSil
  2. "bu klavye dursa bir kalem bulunur sana yazmaya..." bayıldım. Duygularını gayet güzel bir dille anlatmışsın. Alıntılar almak istedim delice :D çok güzel anlatmışsın. Söyleyecek söz bulamadım bağışla :)

    YanıtlaSil
  3. "Sanırım büyüdüm gibi artık, seni bekleyişim boyut değiştirdi, kahve içer gibi bir bekleyiş, telaşsız, endişesiz, arada bir umut kurcalayıcı ama hep mutluluk verici;..." Bu kısma kadar biraz karışık buldum ama öyle güzel şeyler yazmışsın ki ister istemez hayaller kurduyor insana okurken.

    YanıtlaSil
  4. Ben artık beklemiyorum, ama güzel olmuş, hoşuma gitti :)

    YanıtlaSil